Sıkıntılı günlerimizde Avrupa maçı geldi çattı. Sakatlıklar ve kartlarla sürekli silkelenen takım bu süreçte hem yakaladığı uyumu kaybetmiş hemde handikaplı olduğu bu dönemde maç yoğunluğu sebebiyle çok sayıda maçta puan kaybetmişti. Ligde kalan 8 hafta ve en olmadı play-off döneminde bu kayıplar tolere edilebilirdi belki ama güzel bir grup performansından sonra elemelere başladığımız Avrupa kupasında işler ters giderse bunun telafisi olmayacaktı. Belki bu yüzden belki de rakibimizin çok formda oluşundan maç öncesinde İstanbula umutla gelecek bir skor yeter diye düşündük hep.
Rakip mütevazı bir takım gibi görünse de geçtiğimiz yıl bu kupada final oynamış, 9 maçlık bir galibiyet serisi olan çok formda ve uyumlu bir takımdı. UEFA listemizde olan ve sakat olmayan futbolculardan bir takım kurmaya kalktığımızda biraz zorlanıyorduk. Maç öncesi hocanın kurduğu takım kimilerinin tepkisini çekti. Zira 4-6-0 çağrıştıran isimlerden oluşturmuştu hoca takımı. Oysa 2 ayaklı maçın ilkine çıktığımızı ve öncelikle yememeyi hedefleyeceğimizi düşündüğümüzde defansif bir kadro ile çıkmak kabul edilebilir olmalıydı. Q7 ne kadar hazır olmasa da, ne kadar formsuz olsa da bu takımda her zaman işin rengini değiştirebilecek adam olarak bu 11e girer diyebiliriz fakat genel vaziyete baktığımızda hoca Simao yerine Pektemek tercih edebilirdi. Maç boyunca hatta gol attığı an bile bu düşüncem değişmemişti.
Sonuçta hoca dersine çalışmış reçetesini yazmış ve sahaya sürmüştü. Maç başladığında gördük ki rakibini gayet iyi kontrol ediyor ve pozisyon vermiyordu. Lig maçlarında kavga etmeye boğuşmaya alışmış takımımızın mücadele gücü rakibin çok üzerinde olunca özellikle kendi yarı sahamızda Bragaya nefes aldırmıyorduk. Bu şekilde taşıyabildiğimiz kadar maçı taşımak bizim gayet işimize gelecekti. Fakat ilk yarı beklenmedik şekilde rakibin 10 kişi kalmasıyla turu burada garantileme olasılığı göz kırpmaya başladı. Artık bir Beşiktaş klasiği halini almaya başlayan Fernandes-Sivok gollerinden birini atarak perdeyi açtığımız gibi 2. yarıda kontrollü oyunumuzu sürdürerek 2-0 gibi net bir deplasman skoruyla turu nerdeyse garantilemeyi başarmış olduk.
Fernandes performansının artık anlatılacak,övülecek bir tarafı kalmadı. Adam düpedüz bizim standartlarımızın üzerinde. Çağdaş 10 numaranın olması gerektiği gibi bir futbol ortaya koyuyor. Bu silahı çok iyi değerlendirip uzun yıllar takımı sırtlamasını sağlamak gerek.
Maçın bize verdiği en önemli sinyal şanssız bir şekilde henüz oluşturmuşken yitirdiğimiz takım olgusuna tekrar kavuşmak üzere hareketin başladığıydı. Taşlar yine yerine oturacak ama görünen o ki bu sefer bunu daha hızlı yakalayacağız. Üstelik bu yeniden ayağa kalkışta Tanju,Pektemek,Bebe ve Ersan gibi alternatiflerde kazanarak daha da güçlü bir hale geleceğiz. Yeterki artık biraz şans yanımızda olsun ve artık kafalar biraz sahaya verilsin.
Bugün ülke futbolu açısından çok önemli bir maça çıkan Beşiktaş takımı medya olarak yapa yanlız bırakılmış ve bir başkanın propaganda konuşmasına odaklanılmıştı. Varsın olsun ama en azından oyuncular kendilerini saha içine verebilsinler bize bu da yeter.
Bu maçta yakalanan skor dolayısı ile rövanş maçının zor geçmeyeceğini öngörürsek bunun 3 gün sonrasında çıkacağımız lig için çok kritik GS maçına daha az yorgun ve hasarlı geleceğimizi de düşünebiliriz. Bu açıdan da çok anlamlı bir maç atlatmış olduk. Bakalım bu start gerçekten bizi güzel bir çıkışa itecek mi...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder