16 Eylül 2011 Cuma

15.09.2011 BJK5 - Maccabi Tel-Aviv1 UEFA E.League

Yazın ortasında yaşanan şike soruşturmasının futbola olan olumsuz etkisi tüm takımlarda olduğu gibi Beşiktaş'ta da fazlasıyla görülüyordu. Özellikle son 3 resmi maçta lige ve Avrupa kupalarına hiç hazır olmadığı sinyalini veriyordu takım. Fiziksel ve mental olarak bu sıkıntıların aşılması gerekiyordu. Resmi maç sayısı arttıkça liglerin geç başlamasından kaynaklı fiziksel sıkıntılar bir şekilde aşılacak olsa da  mental olarak aşılması için seri galibiyetler ya da bu akşamki gibi gollü galibiyetlere ihtiyaç vardı. Oynanan futbolun kalitesi, oyuncuların performansından ziyade takımın mental kazanımları adına güzel bir geceydi.
Eskişehir maçından bugünkü maça gelirken kadroda gördüğümüz değişiklikler Ekrem ve Aurello tercihleri oldu. Ekrem o bölgede her zaman bildiğimiz formundan farklı bir oyun sergilemedi. En nihayetinde her zamanki hali dediğimiz vasatın üzerine çıkmayan bir performanstan ibaret... Aurello içinse aynı şeyleri söylemek mümkün değil. Gerçek bir önlibero nasıl oynar ya da oynamalıyı sahneye koydu. Sivok ve Egemenin hemen önünde her iki bekinde açıklarını görüp gerek defansı yönlendirerek gerekse kendisi defansın icine sızarak bu açıkları kapatmak suretiyle kelimenin tam manasıyla defansı "çekip çevirdi". Simao ve Q7nin tek yönlü oyunları yüzünden yıpranan kanat savunmalarının toparlanması adına bu çok mühim bir görevdi. Attığı gol futbolunun tuzu biberi oldu sadece.
Verdiği 2 asistle ve tribünlere keyif verecek 2-3 hareketle Q7 bir sekilde misyonunu tamamlamış sayılabilirdi fakat baştan sona etkisiz bir futbol sergileyen Simao için bunları söylemek pek mümkün değildi. Her ne kadar 2. yarı oyundan alınırken tribünlerin sevgi gösterisine maruz kalsa da aynı performansı gösterip oyundan  çıkan adan Holosko olsaydı sanırım bu şekilde alkış kıyamet kopmayacaktı. Bir başka merakla beklenen performans olan Fernandesin durumu ise ilk yarı olmasa da 2.yarı tatmin ediciydi.
Atığı 2 gol, pozisyonlardaki çalışkanlığı, geri dönüşleri, arzusu isteği... bunları görünce "oh ya bu adam bir başka" dedirten Almeidanın sakatlanarak oyundan çıkması tam bir şanssızlıktı. Herkes onun 442 oynayan bir takımda hedef santrfor olması gerektiğini, Beşiktaşa uygun olmadığını düşünse de, uygun toplara kavuştuğunda aslında çok üretken bir golcü olabileceğinin sinyalini verdi. Sakatlanmasından sonra oyuna dahil olan Edu ise tedirgin edici bir oyun sergiledi. Korkulan o ki sorun sadece adaptasyon değil ve büyük olasılıkla yeni bir "ne idüğü belirsiz forvet" sahibi olduk. Keşke Edu'yu değilde Pektemeği kazanmaya ve adapte etmeye çalışsak. Bu milli takım açısından da çok faydalı bir yatırım olacaktır.
Takımda sürekli forma bulan ve bunuda her maç oyun kalitelerini biraz daha arttırarak değerlendiren oyunculardan biride İsmail oldu. Bugün farklı skora rağmen defansif görevine çok sıkı bağlandı ve mümkün olduğunca yerini kaybetmeden oynadı.  Özellikle şu soldaki pozisyonda sürati yeterli olmasa bile pozisyon alması ve rakibini doğru yerde doğru şekilde durdurmasıyla " bu çocuk çok daha iyi olacak" sinyallerini verdi.
Grupta genel durum göz önüne alınırsa Maccabi muhtemelen diğer 2 deplasmanda da buna benzer mağlubiyetler alacak dolayısıyla bugünkü kazanım aslında çokta abartılacak bir puan avantajı oluşturmadı. Diğer maçta Dinamo Kievin müthiş baskılı oyununa rağmen beraberlikten fazlasını alamaması Stoke adına büyük bir kazanç sayılabilirdi. Bakalım sıradaki maçta deplasmanda Stoke karşısında nasıl bir direniş sergileyeceğiz.

1 yorum:

  1. liglerin geç başlaması takımlarımızın oyun düzenlerini oturtma ve form tutma anlamında sıkıntı yaşamasına neden oluyor. yaklaşık 1 aylık süreçte neyin ne olduğu ortaya çıkacak. ama bu arada ligde yaptığın hataları telafi edersin de, avrupada asgari kayıp yaparak atlatmak lazım. dün akşam ki sonuç ne olursa olsun hem moral hem de puan açısından büyük bir adımdı. hele de diğer rakipler 2şer puan bırakmışken.

    YanıtlaSil