Maccabiden sonra Ankaragücü galibiyetide beklenen sonuçlardı asıl önemli olan bu maçlarda taşların biraz yerine oturması ve bazı mevkilerdeki ideal isimlerin tespit edilmesiydi. Zaten çözümlenemez bir sağbek sorunsalı geçen sezondan beri süre gelmekteyken Maccabi maçında Almeidanın sakatlanmasıyla acilen bu pozisyona da bir çözüm bulmak gerekiyordu. Eskisehir maçında bir parça , Maccabi maçında neredeyse bir devre izlediğimiz Edu bu noktada hocanın tercihi oldu. Açıkçası Pektemek dururken Edu tercihine ön yargım vardı ama yinede bakalım bu Edu ne tarz bir golcüymüş dedim. Görünen o ki tempolu oynanan bir maçta hücumda hareketlilik varsa Edu pozisyonlara çok uzak kalacak. Daha çok ceza sahasında statik bir oyuncu. Fakat bu sadece fiziksel eksiklik değil, aynı zamanda top kontrolüde hedef golcü için çok kötü seviyede. Almeida fiziksel olarak Edudan daha iri ve hantal görünse de çok daha hareketli. Pektemek ise oyuna dahil olduktan sonraki kısa sürede hücumda daha etkili olabileceği sinyalini verdi.
Maçın genel seyrine baktığımızda inanılmaz bir Fernandes etkisini görmezden gelemeyiz. Yıllardır bir türlü kullanamadığımız duran toplardan nihayet etkili olmaya başladık sayesinde. Yine bir korneri arka direkteki Eduya gönderdiğinde Edunun topu ıskalamasıyla başlayan kontra atakta Cenkin hatası sonucu yediğimiz golden sonraki 10 dakikalık süreç maç boyunca Ankaragücünün etkili olabildiği tek dönemdi. Bu dakikalarda merakla beklediğim belkide maçın anlamı olan şey ise geçen sene çok yaşadığımız "işler kötü giderken ayağa kalkma ve skora itiraz etme reaksiyonu eksikliği" durumuydu. Belkide bu maçtaki en büyük kazanımımız tamda bu oldu. Özellikle Fernandes ve Q7 nin skor için oyunu zorlamaları ve takımı ileriye itme çabaları büyük takım kimliğine yakışır bir tavırdı. Üstelik hakem bu dakikalara kadar Ankaragücünün sertliğine biraz fazla göz yummuş sarıkart eşiğini biraz yüksek tutmuştu. Bu şartlarda tempo yapmak ve rakibi baskı altına almak sürekli faullerle kesilmekten dolayı gerçekten zor görünüyordu. Fakat neyseki takımın baskısı sonuc verdi ve direnç kırıldı. Q7 kaptanlığın etkisinden midir bilinmez daha fazla takım oyunu içinde göründü ve yine geçen maçta olduğu gibi güzel oyununu trivela asistiyle süsledi.
Bir önemli değişiklikte Sivok/Sidnei rotasyonuydu. Sidneininde bir fotoğrafını çekmek gerekirse gerçekten söylendiği gibi topu güzel kullanan ama maalesef resimlerinde görüp korktuğumuz gibi aşırı kilolu ve yavaş bir oyuncu. Attığı 2 golü değerlendirme dışında tutmak lazım zira ondan ilk olarak beklenen gol atma görevi değil. Çok fazla üzerimize gelen bir rakiple oynamadığımızdan çok fazla sırıtmadı ama süratli hücumcular karşısında ne yapar açıkçası pek emin değilim. Nedense "yeni Zago" gibi bir yakıştırma yapıldı ama bence stil olarak Ronaldoya daha yakın görünüyor.
Takımın kalanına baktığımızda yeterli olmasa da biraz daha canlanan bir Simao, 2 maçtır pozisyonuna daha hakim bir İsmail, eldekilerin en iyisi bir sağbek olarak Ekrem, sezon başından beri vasatın üzerinde oynayan Egemen, son 2 maçta yerini bulmuş ve kolay kolay o bölgede kendisinden vazgeçilmeyecek bir Aurello ve henüz gecen seneki temposunu yakalayamamış bir Necip izledik.
Şimdi bu 2 maçın moraliyle ve kazanımlarıyla Bursa karşısına çıkılacak ve asıl bu maçta olmuş muyuz olmamış mıyız görme şansımız olacak. Haydi rastgele umarım olmuşuzdur...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder