Hani uzaklardan bir dost gelir bir süre kalmaya ve kapıda karşılarken şöyle bir sarılıp "hoşgeldin, geç içeri bakalım" denir. Bu "konuşacak, soracak, yapacak çok şey var ama hele bi geç yerleş sonra hepsine sıra gelir" demek gibi bir şey. Dünde sezona öyle bir merhabaydı sadece. Sakatı, cezalısı, gözaltındakileri, formsuz oyuncuları ve seyircileri gerçekten bir "merhaba" maçıydı sadece. İhtiyacımız olan tek şey bu turu garantileyecek skoru alıp valizleri boşaltmaya geçmekti. Bu esnada "bir kaç yeni adam" hakkında belki biraz fikir sahibide olabilecektik. Tüm maç boyunca olan bitene hakim fakat zaman zaman etkili bir oyun izledik. Aslında büyük takım için olmazsa olmaz olan bunların ilkidir diye düşünürsek, zayıf rakip karşısında bir şekilde goller bulundu ve tehlike yaratmalarına izin vermeden turu geçmek neredeyse garantilendi. Maçın hemen başında Simaonun çok etkili olduğunu izleyince bunun diğer tarafında Q7 nin olacağını ve bu kadar üretken kanatların Almeidayı zevkten eşkenar dörtgen yapacağını hayal etmeye başladık. Sakatlanıp çıkana kadar sahada parlayan bir Simao vardı.
Ön liberolarımız o kadar kaliteli ve sayıca fazla ki bu sezon sakatlıklar bile bizi o bölgede zora sokmayı başaramayacak. Nitekim dün çoğu insanın ortak görüşü Fernandesin bu seneki en büyük transferimiz olduğuydu. Yenilerden Egemenin sakat olmadığı sürece 11de her zaman kendine bir yer bulacağını gördük. Peketmek "ben bu ülkenin uzun zamandır bitirici vuruşlarıyla anılan forvet eksikliğini kapamaya adayım" dediğini duyar gibi olduk. Sivok ve Holoskonun "yabancı kontenjanına kurban ediyodunuz bizi ama o kadarda itin götüne sokulacak topçular değiliz biz" dediklerini en azından ben farkettim. En azından diyorum çünkü yeni sezonun 1 numaralı günah keçisinin Holosko olduğunu bu ilk resmi maç sonrasında anlamış olduk. Bu konu performansla ilgili değil. Tüm futbol severlerde herzaman var olan ve maalesef hep de var olacak olan bir sendrom.
Takımın bir oyuncusu bir sebepten sevilmez 10 pozisyonun 9undaki başarısı değil hep 1indeki hatası konuşulur. Hatta daha da beteri doğru yaptığı işlerde hep yanlış sayılır. Mesela şut attıysa kesin oradan vurulmamalıdır kesin boşta bir adam vardır yok eğer pas verdiyse özgüveni eksiktir ordan şut atması gerekiyordur. Fenerbahçede Selçuk, Trabzonda Umut, Galatasarayda Ayhan hocaları tarafından her zaman tercih edildikleri halde nedense taraftarlarca bu "günah keçisi" rolüne herzaman layık görülmüş oyunculardır.
Holosko kamptan aldığımız haberlerde en iyi hazırlanan, en cok dikkat çeken oyuncumuz olmuştu. Fiziksel özellikleri ile fark yaratan ve hiç bir zaman üstün tekniğinden falan söz edilmemiş bir oyuncu. Ama bir takımsan zamanı geldiğinde Holosko gibi adamlarıda kullanabilirsin hatta onu kullandığın yerlerde bugün çok beğenilen adamlar iş görmez haldedir bu yüzden tüm tribün reaksiyonlarına rağmen Holosko takıma her zaman katkı sağlama potansiyeline sahip bir oyuncudur.
Bunların dışında çok kötüydü ya da çok iyiydi denilebilecek bir oyuncu yoktu takımda büyük bir uyum ve bütünlük sergilemedi. Ama en başta söylediğim gibi aslolan sahada olan bitene hakim bir takımdı ve en azından bunu görebildik. Artık haftaya sakatsız kartsız bir rövanş temenni ederek beklemedeyiz.
korkunç bir rovanş izledik. 3-0a fazlaca güvenen takım havada rezil olunca resmen 90 dk oyalanmaya çıkmışlar sahaya. bu budalalık nerdeyse tura maloluyordu. yedigimiz tonlarca sarı ve kırmızı kartta cabası. üstüne birde boktan kura eklenince.... zor bir sezon bizi bekliyor.
YanıtlaSil