20 Temmuz 2011 Çarşamba

Vedat Okyar

Bursaspor, Beşiktaş JK, Diyarbakırspor, Karagümrük takımlarında oynadı. Futbola Bursa'da İnegölspor'da başladı. Tekstilci olan babası Rahmi Okyar'ın, Beşiktaş Jimnastik Kulübü'nde yönetici olduğu dönemde Beşiktaş'a transfer oldu. 1968-1976 yılları arasında Beşiktaş'ta 253 maçta oynayıp, 21 gol attı. 1974-1975 sezonunda Türkiye Kupasını kazanan Beşiktaş kadrosunda yer aldı. Futbol oynadığı dönemde kullandığı 43 penaltıdan 42'sini gole çevirdi. Kendisine "Büyük Kaptan" olarak lakap takılmıştır. 33 kez Türkiye Milli Futbol Takımı'nda yer aldı. Futbolda oyun kurucu özelliği ile dikkati çekti.
Futbolu bıraktıktan sonra kısa süre tekstil işiyle uğraştı, 1981 yılından itibaren spor yazarı olarak Sabah, Fotomaç, Hürriyet ve Vatan gazetelerinde görev aldı. Kansere yakalandı ve 20 Temmuz 2009 sabah saatlerinde 64 yaşında vefat etti.
Hep beyefendi ve kibarlığı, bunun yanı sıra Büyük Beşiktaşlılığı ile tanındı. Süleyman Seba'nın Beşiktaş Kulübü Başkanlığını bıraktıktan sonra, aday çıkmaması durumunda Beşiktaş sahipsiz kalmaz gerekirse Kulüp Başkanı ben olurum demiştir.
*****
Oynanan bir maç sırasında rakip takımın bir oyuncusu öyle sıkı bir tekme atıyorki Vedat Okyar can acısıyla bir anlığına zerafeti falan unutup küfür ediyor. Oyuncu hemen öğretmene şikayete giden bir talebe gibi hakemin yanına koşuyor. “Hocam, Vedat bana küfür etti!”
Hakem de bir efsane: Doğan Babacan. Vedat’ın küfür edeceğine ihtimal vermiyor ama yine de yanına gidip soruyor: “Vedat, sen küfür ettin mi falancaya!”
Vedat duraksamadan: “Evet, ettim” diyor.
Doğan Babacan’ın eli cebine gidiyor. Geri geldiğinde o el bir kırmızı kart tutuyor. Havaya kalkan kırmızı kart tüm stadı şaşkınlık temelli bir sessizliğe gömüyor. Olacak iş değil… Beyefendi Vedat kırmızı kart yiyor. Üstelik yediği tekmenin üstüne, tatlı niyetine…
Tezcan arkadaşının yanında tüm olan bitenlere şahit olmuş. O da şaşkınlık içinde:
“Oğlum” diyor Vedat’a, “Manyak mısın sen, niye ettim diyorsun. Etmedim deseydin ya”
Vedat Okyar;
“ÜSTÜMDE BEŞİKTAŞ FORMASI VARKEN YALANMI SÖYLEYECEKTİM!" 
 *****
Sezen Aksu'nun "Keskin Bıçak" Şarkısının sözleri de Vedat Okyar'a aittir. Bir gece hanimla kavga eder eve tek başına gelir saate bakar 00:30 Dolabı açar ama yemek yapamaz, sonra yazmaya başlar."Geldim Yarım,kaldım Yarım" Sonra Sezen Aksu sözleri ister.Al ama der; ismimi kullanma.
*****
Şu kısacık ömrüm belki Şeref Beye, Baba Hakkıya yetişmeye yetmedi ama Büyük Kaptanın faal futbol hayatından sonra da  spor yazarı olarak, yorumcu olarak futbolun içinde kalması sayesinde onu tanıma zevkine ve şerefine erişmiş oldum. Vedat Okyar ve onun "güzel insan"lığı birdaha hiçbir spor adamının yanına yaklaşamayacağı kadar eşsiz, akıllara durgunluk verecek cinsten ve özeldi. Kendine göre en ağır ifadelelerle birisini eleştirirken bile ona iltifat eder gibiydi. Hiç futbolla ilgilenmeyen birisi bile tesadüfen tv ekranlarında onu konuşurken görse durup dinlemek isterdi. Hayatımda tanıdığım en "güzel" Beşiktaşlıydı
 Nur içinde yat güzel insan...

6 Temmuz 2011 Çarşamba

Mobbing (Bezdiri) Nedir?

Son zamanlarda “MOBBING” kelimesini duymayanımız kalmamıştır. Maalesef ingilizce karşılığı ile dilimize yerleşen bu kavram büyük bir gündem yarattı. İnsanlık tarihinde çok eskiden beri var olan ancak insan iç dünyası ve egosu ile doğrudan bağlantılı olması sebebiyle bir türlü ortaya çıkamayan bu kavram artık ulusal ve uluslarası boyutta hayatımızda yer almaktadır.
Mobbing kelimesinin türkçe karşılığı birçok kaynakta “zorbalık,bezdiri,yıldırma” olarak geçmektedir. Türk Dil Kurumu çoktan dilimize yerleşen mobbing kavramı yerine türkçe karşılık olarak “bezdiri” kavramını önermişti. Bu öneri kimseyi tatmin etmediği gibi oldukça eleştiri topladı. Türkçe karşılık bulunarak yeri doldurulamayan mobbing kelimesi yerine tanımını da içeren; duygusal şiddet, duygusal taciz, psikolojik terör gibi terimler kullanılmaktadır.
Mobbing, iş yerinde çalışan bir kişi veya grup tarafından aynı iş yerinde çalışan başka bir kişi üzerinde sistemli şekilde uygulanan baskı ve yıldırma eylemidir. Burada işveren için amaç işçiyi yıldırıp kendiliğinden işten çıkışına sebep olmaktır. Bu durum neticesinde de işveren kıdem ve ihbar tazminatı ödeme yükümlülüğünden kurtulmaktadır. İş yerinde çalışanların aralarında da uygulanabilir. Bunlara örnek olarak; personeller aralarındaki itaatsizliği önlemek, kıskançlık, mevki korkusu gibi durumlar gösterilebilir. İşçinin yaş, ırk, cinsiyet ayrımı gözetmeksizin, rahatsız etme ve kötü davranışlar yoluyla baskıcı bir tutum ile haksız ve kötü niyetli olarak sistemli şekilde maruz kaldığı davranışlar mobbing kavramını oluşturmaktadır. Mobbingin en yaygın olarak görüldüğü davranış biçimleri;


· Mesleki yeteneğe yapılan eleştiriler,
· Dini ve siyasi görüşün alay konusu yapılması,
· Kişinin varlığının inkar edilmesi ve yokmuş gibi davranılması,
· Hareketleri taklit edilerek gülünç duruma düşürülmesi,
· Verilen işlerin geri alınması,
· Sürekli yaptığı iş eleştirilip kendine güveni azaltılır,
· Yapamayacağı bilgi ve tecrübesi olmadığı işler verilir,
· Yüksek sesle azarlama ve karalamaya maruz bırakılır,


Bu örnekler aslında her olayın kendi içinde incelenmeli ve değerlendirilmelidir. Mobbing kavramını bu kadar çok anlatıyoruz ancak Uluslararası hukuk ve Türk hukuku bakımından pozisyonu nedir? Öncelikle uluslararası hukukla başlamak gerekirse gelişmiş ülkelerin çoğunda kanunlar ile kapsamlı şekilde düzenlenen mobbing kavramına ağır para ve hapis cezaları öngörülmüştür. Ülkemizde ise durum maalesef pek de iç açıcı değil. Kanunlarda mobbinge ilişkin bir düzenleme mevcut olmadığı gibi bu durum ilk olarak 2006 yılında açılan bir dava ile hukuksal olarak yargıya taşınmıştır. Yargıtay tarafından, ilk kez 2006 yılında, açılan bu dava ile mobbing kavramı suç olara kabul edilmiş ve manevi tazminata hükmedilmiştir. Mobbingin yargıya konu olup yargıtay içtihatları ile şekillenmeye başlaması sevindirici bir haber olmakla birlikte asıl yapılması gereken kanun ile düzenleme altına alınıp kapsamlı bir şekilde yasalaşmasıdır.

Güzel bir gelişme olarak belirtmeliyim ki 01 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe girecek olan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 417. maddesi ile mobbing kavramını da kapsayacak şekilde düzenlenmiştir. Bu madde ile “İşveren, hizmet ilişkisinde işçinin kişiliğini korumak ve saygı göstermek, iş yerinde dürüstlük kuralına uygun bir düzenin gerçekleştirilmesini sağlamak, özellikle işçilerin psikolojik ve cinsel tacize uğramamaları ve bu tür tacize uğramış olanların daha fazla zarar görmemeleri için gerekli önlemleri almakla yükümlüdür.” şeklinde düzenlenmiştir. Daha henüz kanunlarımızda suç olarak tanımlanmadan hayatımızdaki yerini alan bu kavramda göstermektedir ki Kanunlar sürekli olarak gelişen ve değişen hayat karşısında atıl kalmamalı aksine güncelliğini ve etkinliğini koruyabilmelidir.