Her iki takımın penceresinden farklı görünümü olan bir mactı. Maç öncesinde yine bütün futbol camiası merakla Beşiktaşın son mactaki patlamasını Trabzon karşısında da yapıp yapamayacağını görmek istiyordu.
Beşiktaş sahaya Bucaspor kadrosuyla çıkmış bir yerde Schustere "takımı çok kurcalıyo bu kadar rotasyon olmaz" diyenlere "sakatlık yorgunluk olmasa bizde biliyoruz en iyi 11i sürekli sahaya sürmeyi" demişti. Trabzonsporda özellikle hücüm bölgesinde daha çok yedeklere yer vermiş bir yerde a takımla çıkıp yenilerek haftasonu motivasyonumuzu alt üst etmektense bu yedek ağırlıklı kadroyla denedik olmadı demeyi tercih etmişti.Son mactaki kadrodan 5 oyuncuyu değiştirmişti. Hatta sadece yedeklerle çıkmakla kalmamış ilk yarı 2-0 geri düştüğü anlarda bile takım olarak hızlı ve kalabalık hücum girişimlerinde bulunmamıştı.
İlkyarıya yine sahadaki her adamıyla ve sahanın her bir yanından hücumu düşünerek başlamıştı Beşiktaş. Böylesine bir baskı karşısında gercekten lig lideri a takımıylada oynasa ilk yarım saatte 2-0 geri düşmekten kurtulamazdı. Bu durumda Şenol hocanın kaçamak kadroyla çıkma tercihi doğruydu diyebiliriz. Karşılaşma müthiş Beşiktaş baskısıyla erkenden 2-0a geldikten sonra yine ataklara devam eden ama daha düşük tempoya inen bir Beşiktaş izledik ama devre arasından cıkar cıkmaz ilk atakta yenen gol ve bu golün şokuyla sarsılmaktayken verilen pozisyonda direkten dönen top 2. yarının ilk 20 dakikasında Beşiktaşın sahadaki dengesini bozmaya sebep olmuştu bu dakikalarda gözlerimiz ve sahadaki ayaklar hep Gutiyi aradı dakika 65 sonrasında kısmen buldu ve 2. yarıyada denge gelmiş oldu. Skor 2-1 iken grubun diğer karşılaşmasında Antep Belediyenin beraberlik golünü yediği haberi Trabzonunda temposunu düşürmeye sebep olmuş ve artık son 10 dakikaya girerken maç iyice hamur kıvamına gelmişti. Derken son dakikalarda gelen gol haberi birden Trabzon adına herşeyi altüst etti son 3-5 dakikada gruptan elenmenin etkisiyle bir çırpınış olduysada sonuc değişmedi alacağımız yine hakkımızla aldık bitti gitti.
Karşılaşmada hafızalardan ve gözlerimizden silinmeyecek jenerik kıvamında bir Q7 golü vardı ki son 2 maçtır şahsi oyunuyla eleştirilen hatta Sergenin daha da ileriye giderek bir işe yaramadığını idda ettiği Quaresmanın sözsüz cevabı niteliğindeydi. Almeidanın siftahı, Simaonun takıma katkısı, İsmailin Yattara karşısında "delinho"vari etkinliği, Fernandesin "ben bu şekilde şutlarımla size acaip goller izleticem" sinyali Q7 yanında bahsedilmesi gereken güzel noktalardı.
Etkisiz Nobre takımın kötüsüydü. Hilbert ve Aurello herzamanki standartlarının altına düşmediler. Göbekteki oyuncularımız "Sivok olmayınca savruk bi takım oluruz" dedirtti. Guti ise belki yediği tekmelerden belkide yakın markajdan olacak cok fazla etkili olamadı ama bu muhtesem insana buda yakışır.
Gecenin yıkımı ise mactan saatler sonra aldığımız Ersan haberiydi. Malesef çapraz bağları yırtılan Ersanı sezon sonuna kadar kaybettik. Buna Türk toplumunda nazar derler ve böyle durumlarda "Gözü olanın gözü çıksın" denir. Ersan bizim için ve milli takım için çook büyük bir kayıp oldu. Çeyrek final sevincimizi yumruk gibi boğazımıza düğümledi. Allah acil şifalar versin, Schustere de İBB maçında defansın göbeginde kimi oynatacagını bulması icin akıl fikir versin...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder