Sene 1991-92 Haydarpaşa Lisesinde birisi sıranın üzerine kazımış;
"Kadere rest çektim isyanlardayım"
Höh!
N'oluyoruz...
O yıllarda Müslüm Babanın Gülhane konserlerini, konserde kendini jiletleyen, olay çıkaranları yazardı gazeteler. E bizde ufağız ne bilelim öyle sanıyoruz. Müslüm şarkısı duysa birisi kendini jiletleme hareketi yapar dalga geçerdi. Müslüm dinlemek avamlıktı kültürsüzlüktü onların gözünde. Yaramaz çocuklar gibi olmak lazımdı o çekmeceyi karıştırma diyenlere inat bi şekilde kurcalamak için. O yuzden bizim jenerasyonda anca yaramaz çocuklar tanıyıp sevebildi Müslüm Babayı, şarkılarını, yorumlarını...
Biraz daha aklımız erdiğinde, biraz daha büyüyüp aşık olduğumuzda, hissedipte anlamadıklarımızı anlatamadıklarımızı onun şarkılarında bulduğumuzda offf be dedik, oooff be Müslüm Baba ölmek nereden çıktı şimdi.......
Adam söylüyordu arkadaş. Arabeskci dediler, jiletçi dediler, esrarkeş dediler. Ama o sadece kendi yorumuyla şarkı söyledi, türkü söyledi kimsenin inanamadığı TSM eserleri yorumladı.
Çok sevdiğim bir arkadaşıma bir türlü Müslüm Babanın dinlenebilirliğini, sevilebilirliğini anlatamıyordum. Yea brakk yeaaaa... diyor başka birşey demiyordu. Birgün telefonda konuşurken ona Müslüm Babanın "seni ben ellerin olsun diye mi sevdim" yorumunu dinlettim. Verdiği tepki "Ohaaa kim bu bee" oldu. Yıllar sonra onu Müslüm Babanın Murathan Munganla gerçekleştirdiği ortak proje olan "Aşk tesadüfleri sever" albümünü almış dinlerken görmek bana ayrı bir mutluluk vermiştir. 2006 yılında çıkan bu albümde Müslüm Baba Murathan Mungan’ın sözlerini yazdığı,David Bowie’den Garbage’a, Leonard Cohen’den Jane Birkin’e birçok yabancı müzisyenin bestesini yaptığı şarkıları seslendirdi.
Ooof be Müslüm Baba daha yeni başlamıştık. Nereye gidiyosun...
Şebnem Ferahın Sigarasını, Teomanı, Tarkanı derken günümüz pop şarkılarını öyle yorumlamaya başladıki artık gençlik festivallerinde sahne almaya ayrı bir yere konmaya başlandı. Bunlara şahit olduğumda "ulan bu adamın ölümünde yer yerinden oynayacak" demiştim ama bu kadar erken olması gerekmiyordu be Müslüm Baba...
Bugün ölüm haberini aldım ve bu yazıyı yazmaya başladım. Bir taraftan Müslüm Gürses şarkıları dinliyorum tüylerim diken diken. Sonra bi haber daha çıktı doktorlar "Ölmedi henüz ama durumu çok ağır" demişler. Belli ki dönüşün yok gidiyosun Müslüm Baba. Çok erken değilmi yaa. Ölüm Allahın emri tamam ama daha çok alacağımız vardı senden şimdi ölmek olurmu be Baba.
... ve 2 gün sonrasındayız Müslüm Babayı kaybettik...
Bıraktıklarınla avunuruz, efsaneni anlatırız, sen gitsende biz sesini bırakmayız usta. Hakkını helal et elveda usta...
Allah yattığın yeri nur , mekanını cennet etsin, eyvallah...
Gerzek Hayatlar Manzumesi
O Senin Dediğin Filmlerde Olur, Gerzek Hayat Farklıdır...
4 Mart 2013 Pazartesi
20 Eylül 2012 Perşembe
HELLEN
MAYIS 2010
OCAK 2011
ŞUBAT 2011
Gövde içini boyadıktan sonra hazırladığım ufak parcaları yerlerine bağladım.
MART 2011
NİSAN 2011
MAYIS 2011
2010 kışında yeni başlayacağım maketi araştırırken Hellene rastladım. R/C uyumlu bu kiti daha önce yapanların forumlara koyduğu resimler ve videolardan çok etkilenmiştim. Kararımı verdim ve araştırmaya başladım. Bir kaç internet sitesinden satın alma girişimlerim pek işe yaramamıştı zira 96 yılına ait bir modeldi ve distribütörü dahil hiç bir satıcıda kalmamıştı. Hevesim kursağımda kalmak üzereyken ürünün ithalatçısından gelen telefonla birden Hellen macerasının içine dalmış oldum.
HAZİRAN 2010
Forumlarda gördüğüm "Hellen with lots of details" başlıklı üretim hikayelerinden aldığım gazla orijinal kitin epey bir dışına çıkmaya kararlıydım. Öncelikle tüm plakaların üzerindeki parçalara poz numaralarını yazarak ileride olası karmaşayı engellemeye çalıştım. Bunun çokça faydasını gördüm. Orijinal kitin dışına çıkmaya ambar kapağından başladım. Daha yüksek mezarna ve eğimli ambar kapakları yaptım. Postaları ve omurga parçalarını ana gövdeye monte ettim. Bu işlem için silikon benzeri bir yapıştırıcının faydalı olacağı uyarısını görmüş ve dikkate almıştım. Zira diğer yapıştırıcılar olası vibrasyon etkisiyle zamanla kopup sıkıntı oluşturabilirlerdi.
Kaptan köşkü tekneden bağımsız olarak planlandığından işe oradan devam etmeyi uygun gördüm. İskele tarafına bir sürgülü kapı, çeşitli ilave dolaplar ve öndeki 2 ufak camın birleştirilmesi gibi değişiklikler yaptım. Seyir fenerlerini led ışıklarla oluşturacağım bir devre planlıyordum. Bunu ilerde direklere koyacağım projektörlerle de birlikte düşünerek hazırladım. Gerek yaz aylarında yeterince zaman ayıramamaktan ve gerekse kovan için açacağım tünel için hazır ekipmanım olmamasından iş biraz tıkanmıştı.
OCAK 2011
Uzun bir matkap ucu temini ile kovan deliğini açtım. İlerlemekteki önemli sıkıntılarımdan biri hallolunca omurga ve kuyruğun birleşim yerlerinin dolgularını da yapmış iç kısımları boyamıştım.
Donatımla ilgili detayları çözmek gözümde büyüyordu. Çünkü alıcıymış vericiymiş pilmiş servoymuş bunlar acayip yabancı geliyordu. Daha önce modeli yapan arkadaşlarla irtibat kurdum ve bu konularda desteklerini aldım. Yavaş yavaş ekipmanı belirlemiştim. ŞUBAT 2011
Bu safhadan sonra iş daha zevkli ve hızlı bir hal almıştı. Artık ekipmanın montajı için gerekli detaylar üzerinde çalışmaya başlamıştım. Yanda Motor+Redüksiyon+Kaplin grubu makine yatağı üzerinde. Ayrıca şafttan herhangi bir sızıntı olması durumuna tedbir olarak bir havuz hazırladım.
Gövde içini boyadıktan sonra hazırladığım ufak parcaları yerlerine bağladım.
Ana güvertenin kaplamalarını yapıştırdıktan sonra yerine konması için tüm elektrik devrelerinin tamamlanması gerekiyordu. Herhangi bir detayı unutursam daha sonra teknenin içine sadece bu açıklıklardan erişebilecektim. Bu yüzden güverteyi yerine koyma işlemini iyice öteledim. Bir taraftan kaptan köşkünün kalan işlerini tamamlıyor bir taraftanda aşağıdaki gibi ekipmanları yerlerine alıyordum.
MART 2011
Güverte kapanmadan tamamlanması gereken parçalardan biride direklerdi. Direklerin üzerindeki projektör ve seyir fenerlerinin devreleri direklerin güverteye monte edildiği noktadan çekilecekti.
Kaptan köşkü etrafına astığım can simitlerini bol bol tükettiğim sprey boyaların emniyet halkalarından yaptım. Büyüklük ve görünüm olarak çok hoş oldu.
Sıra dış kaplama boyasına gelmişti. Dikkatlice faça hattını belirleyip sprey boyanın kolaylığıyla tekneyi boyadım. Harika görünüyordu...
Kaptan köşkünün tavanını kapatırken içine yerleştirdiğim fener devresinin erişimsizliği beni tedirgin etmişti maalesef çok geç kalmadan korktuğum oldu ve fenerlerden birisi bozuldu. Onarmak için kaptan köşkünün tavanına bir kaporta açmak zorunda kaldım. Yeni bir devre oluşturdum. En azından ileride böyle bir sorun olduğunda müdahale etme şansım olacak.
Artık güverteyi yerine monte etme zamanı gelmişti. Bunun ardından parampetleri yerine koydum.
Güvertenin kapanmasıyla işler hızlanmıştı. Baş direği yerine koydum ve baş tarafa bir kasara yapmaya karar verdim. Kasara üzerine ırgat baba vardevela gibi detaylarıda koyunca çok güzel oldu.
NİSAN 2011
Kıç direğide bağladıktan sonra yelken donanımlarını çekmeye başladım. Ayrıca pencere izolasyon bantlarını usturmaça olarak kullandım ve teknenin etrafını bu malzemeyle çepe çevre döndüm.
MAYIS 2011
Oyuncak bir arabadan söktüğüm 4 lastik usturmaça olarak teknenin bordasında şık durdu.
Artık Hellenin suya girmesinin zamanı gelmişti. Ne kadar safraya ihtiyaç olduğuna bu ilk meyil tecrübesiyle karar verecektim.
HAZİRAN 2011
Gereken ağırlıkları krom barlar olarak teknenin içine yerleştirdim. Bu tekneyi daha stabil yapmıştı. Faça hattı suyun içinde kayboluyordu bir miktar yukarı çekmek için yeniden bir dış kaplama boyama işlemi daha gerçekleştirdim
Motorda çok fazla ısınma olmamakla birlikte yinede kapalı makine dairesinde zamanla ısı artıyordu. Tesadüfen farkettimki makinanın havalandırmasından yukarı doğru bir üfleme gerçekleşiyor ve bu tamda ambar kapağına doğru oluyordu. Bunu doğal bir fan olarak kullanmak üzere mezarnaya bir ızgara yaptım. Ve sistem çalıştı...
İlk seyir tecrübemizde tek handikap pilin kısa sürede tükenmesi oldu. Fakat teknenin sürati ve manevrası gayet tatmin ediciydi. Ufak detaylara baş üstündeki vardevelaya astığım simitle devam ettim.
Ana yelkeni yerine alıp tüm bağlantılarını çektim
Ufak detaylarla yol almaya devam ettim. Balık ağlarını parampete bağlayarak topladım. İlaç kutusunu ağaç kaplayarak bir varil elde ettim. Kepçe, kanca gibi aletleri hazırlayıp baş direkte hazırladığım yerlerine yerleştirdim. Bu arada 10bin mili amperlik yeni bir pilim daha olmuştu. Çapayı varil içine koymayı planlıyordum. Sonra bundan vazgeçtim ve zinciri kasaraya açtığım delikten içeriye akıtmak suretiyle ırgat üzerinden gecen aktif bir çapa görünümü elde ettim.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)