Kabus gibi bir Şubat ayının son gününde şifa bulmak için çıkılan Antalya maçında biraz hakemle biraz beceriyle birazda işlerin yolunda gitmesiyle 3 puanı kapmak, haftalardır yere çakılmaya doğru hızla ilerlerken paraşütün açıldığı hissini verdi.
Maça alıştığımız Q7 menşeili pozisyonlarla başladı Beşiktaş. Bunlardan biri gol olsa maçın kilit adamı Q7 olacakken maç Rüştünün çıkardığı 2 topla devleşmesine döndü. Sahadaki takım Schusterin alıştığımız ve desteklediğimiz felsefesinden çok uzaklaşmış ürkek, korkak, riskten uzak oynamaya çalışan bir hale bürünmüştü. "Defansın arkasına top atıyolar", "Takım savunması yapamıyolar", "Rakibi küçümsüyolar" şeklinde eleştirilerle öyle bir dayak yemiş ki takım sahada Ertuğrul dönemindeki Beşiktaşı izliyoruz sandım bir an. Tabi tüm skor yorumcularıda "Bak Schuster biz demiştik sana defansı sağlam tutunca nasıl kazandın" demekten geri kalmadılar. Evet kazandık.. ama bu şekilde oynamak sadece takımın özgüven kaybından dolayı ihtiyacımız olan bir galibiyeti almak maksatlıdır diye ümit ediyorum. 3günde bir 4 yediği maçlarda dahi sonuna kadar Schuster diyen ben eğer ligin kalan maçlarında bu şekilde oynayacaksak yani tüm medyanın ve bir kısım camianın baskısına dayanamayıp hoca pes ettiyse bildiği doğruyu uygulamaktan buna "hop" derim. Önümüzdeki haftalarda bunu görme şansına sahip oluruz nasılsa.
Bu maçta galibiyet ve Rüştünün güven veren performansı dışında önümüzdeki haftalar için ışık yakacak hiçbirşey göremedik. Artık Schuster azalan hedeflerle, baskıdan uzak bir şekilde önümüzdeki senenin planlarını yapabilir ve bizlere 2011-2012 sezonunun "fragmanını" izletebilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder